top of page
MY BUTTON
MY BUTTON
DOĞA VE ORMANLARIMIZ İLE İLGİLİ BİRÇOK YARARLI BİLGİYE ULAŞABİLECEĞİNİZ BİR SİTEDİR
SEDİR

SEDİR TÜRLERİNİN TÜRKİYEDEKİ YAYILIŞI

“Toros Sediri

Lübnan ve Suriye’de küçük kalıntılar şeklinde, ülkemizde ise Anadolu’da Toros ve Amanos dağları, Kelkit vadisi Erbaa ve Niksar, Afyon-Sultandağı ve Emirdağ-Y.Çaykışla vadisinde doğal yayılış gösteren Lübnan Sediri (Cedrus libani A.Rich.) en geniş yayılışını ülkemizin Toros dağlarında yapar.

Sedirin Toros dağlarındaki dikey yayılışı genel olarak 800-2100 m. yükseltiler arasında olup 2200 m. ye çıkarak ağaç sınırını oluşturur. Bunun yanında Bolkar dağları-Aydos dağında 2400 m. yükseltiye çıkabilmektedir.

         Antakya-Hassa Yoluklar ile Söğüt köyleri arasında 600-650 m. ye, gruplar halinde 530 m. ye, bireysel olarak da 470 m. ye, Fethiye dolaylarında ise 375 m. ye kadar indiği yerler de vardır.

         Sedir yayılış alanlarında düzenli kuruluşta meşcereler bulunmakla birlikte, genelde toprak koşulları ve tahribatlar sonucunda oluşan düzensiz kuruluşta  meşcereler  egemendir. Antalya - Burdur’un batısında genellikle saf sedir ormanları bulunurken, Torosların diğer bölümlerinde sedirin karaçam, kızılçam, Toros göknarı, meşe ve ardıç, Amanoslarda çok sınırlı alanlarda Doğu kayını, Tokat-Erbaa’da ise sarıçam, meşe ve Doğu kayını ile karışık meşcereleri bulunur.

Ülkemizde yayılışının büyük kısmını Toroslar üzerinde yapan, odununun teknolojik özellikleri (dayanıklılığı, rengi, kokusu vb.) nedeniyle çok eski çağlardan beri tanınan ve bu yüzden büyük tahribata uğrayan sedir ormanlarımızın hemen hemen yarısı bozuk(243.193ha) yapıdadır.

 

BOTANİK ÖZELLİKLERİ

Toros Sediri (Cedrus libani) kalın dallı, dolgun gövdeli , güzel  ve  görkemli görünümlü, uzun  ömürlü , hoş kokulu ve kolay   işlenebilen  dayanıklı  odunu olan bir  orman  ağacıdır.

         2000 yaşına kadar yaşayabilmekte , 40  m. boy ve yaklaşık 2,5 m. çapa ulaşabilmektedir.

Genç fertlerde, yukarı doğru yönelmiş olan dallar ve piramidal tepeye sahiptir. Yaşlı  fertlerde dallar gövde ile 90 derecelik  açı  yapacak  biçimde  yatay durumdadır, tepe yayvanlaşarak şemsiye şeklini alır.

Genellikle, sık meşcerelerde gövdeler düzgün, az  dallı veya dalsız ve dolgundur, dikine büyür ve azman yapmaz.

Kabuk gençlikte düzgün, yeşilimtrak kül renginde olup, sonraları ağaç yaşlandıkça  boyuna çatlaklı,  pullu bir yapıya, rengi de  siyahımtrak  kül rengine döner.

Sedirler, gençlikten itibaren derine giden kök ve ona bağlı ikinci derecede köklerle, kazık kök sistemi meydana getirirler. Kökler özellikle kalker topraklar üzerinde, kalker  yarık ve çatlaklarından faydalanarak, oldukça derin tabakalara girer. Ancak sığ topraklarda kazık kök sistemi sekteye uğrayabilir.

          Literatürde sedir, bazı bilim adamları tarafından yarı ışık ağacı, bazı bilim adamları  tarafından  da  ışık  ağacı  olarak nitelendirilmektedir. Sedir gençlikte, hatta  sıklık  ve  sırıklık  çağında  gölgeye dayanabilmektedir. Başlangıçta,siper altında  yaşayan  fertler , deforme  olmadan   gelişmelerini  sürdürebilmektedir. Ancak, tepe sürgünleri, üstteki yaşlı ağaç dallarına temas ettikten sonra, tepeleri bozulmaktadır.  Gölgede   gelişimini   sürdürebilen   sedir   gençlikleri, siperin kaldırılmasından sonra  büyümelerine devam etmektedir.  İyi korunduğu zaman, açık  alan  şartlarında   da  hiçbir  siper  etkisi  olmadan   yaşam   ve   gelişimini sürdürebilmektedir. Bu  özellikleri nedeni  ile  sedir, hem siper  altında, hem de açık  alanda , ekim  yoluyla  gençleştirilebilen  bir  türdür. Siper  altında  gelen gençliğin üzerinden 4-5 yıl sonra siperin kaldırılmasıyla gelişme ve büyüme daha da hızlanmaktadır.

EKOLOJİSİ

Sedirin sıcaklık isteği yüksek değildir. Donlara dayanıklıdır. Akdeniz iklimi ile karasal iklimin Akdeniz iklimi etkisinde kalan kesimlerinde yayılış gösterir. Yaz kuraklığına ve yüksek sıcaklığa dayanıklıdır.

         Yayılış alanlarında Yıllık yağış miktarı 600 mm  ile 1200 mm arasında değişmektedir.

         Yayılış alanlarında yıllık ortalama bağıl nem vejetasyon döneminde %40-60 arasındadır.

Tortul (kireç taşı, marn, konglomera), volkanik (serpantin, peridotit, bazalt) ve metamorfik (gnays, mikaşist,kil şisti ) gibi çok farklı ana kayalar üzerinde yetişebilmektedir.

         Yayılışının büyük bir çoğunluğunu jeolojik yapısı kalker olan alanlarda yapmaktadır.

         Toprak yönünden kanaatkardır. Eğimin fazla olduğu, fizyolojik derinliğin fazla olduğu kırıklı arazi yapısında da çok iyi gelişme göstermektedir.

Sedir, Pinaceae familyasının diğer cinslerindeki gibi, bir cinsli, bir evciklidir. Döllenme rüzgarla olur (anemogam). Erkek çiçekler sarı renkli olup, kozalakçık halindedir.  Kısa  sürgünler  üzerinde, dik durur. Erkek çiçekler Temmuz ayında görülmeye başlar ve  Ağustos ayında daha belirgin duruma gelerek 3-5 cm. ye ulaşır.

TOHUM ÖZELLİKLERİ:

Dişi çiçekler en erken Eylül ayında görülür. Tozlaşma yükseltiye bağlı olarak Eylül ayında başlar ve Ekim ayının ilk yarısında polen dağılımı en yüksek düzeye ulaşır. Tozlaşma sonbaharda meydana gelir. Dişi çiçekler ertesi yılın Mart ayına kadar çok az bir gelişme gösterir. Döllenme ilkbaharda olur. Kozalaklar  Mayıs - Haziran veya Temmuz aylarında  hızlı  bir gelişmeyle  normal kozalak boyuna ulaşır. Sedir kozalaklarının karpelleri çiçeklenmeden yaklaşık 25-26 ay sonra Ekim ayında gevşeyip açılmaya ve Kasım ayı sonu ile  Aralık ayı  içinde  dökülmeye  başlar. Yani sedir kozalağı 26 ayda olgunlaşır. Olgunlaşma zamanı  Eylül-Ekim ayıdır.    Tohum dökme zamanı ise Ekim ayında başlar, Ocak ayı  sonuna  kadar  sürer.  Sedir  ağaçları  üzerinde tohum dökümü dönemi içinde, dişi çiçekler, bir yıllık ve iki yıllık kozalaklar bulunabilir.

Toros Sedirinde bol tohum yılları genel olarak 2-3 yılda bir oluşur. Fakat yetişme ortamına   ve  iklim  durumuna  bağlı  olarak  bu süre 5-6 yıla da çıkabilir. Bol tohum yılları yöreden yöreye, hatta yakın mesafelerde bile değişiklik gösterebilir.

         Sedir  yayılış  alanlarında  genel  olarak Ekim  ayında  başlayan  yağmurlarla birlikte, olgunlaşmış kozalaklar açılma periyoduna gireceğinden sürekli izlenmeli, karpellerin  açılarak  tohumların   dökülmeye   başlamasından  önce   kozalaklar toplanmalıdır.  Yapılan  araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre, kozalakların en  uygun  toplama  zamanı   Kasım  ayına   rastlamaktadır . Yağmurların  erken başlaması  ve  bol  olmasıyla , bu  zamanı Eylül ayı ortalarından başlatarak öne almak gereklidir.

News 1

I'm a title. Click here to add your own text and edit me.

News 2

I'm a title. Click here to add your own text and edit me.

News 3

I'm a title. Click here to add your own text and edit me.

KIZILÇAM

KIZILÇAM’IN ( Pinus brutia Ten.) BİYOLOJİSİKızılçam Doğal orman ağaç türlerimiz arasında 5,4 milyon hektarı aşan yayılış alanı ile Türkiye'de en geniş yayılışı ile birinci sırada yer alan bir türümüzdür. - Akdeniz iklim kuşağının hakim olduğu yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlıKışın ortalama sıcaklık 5-15 C yazın 25-30 C dir.Bağıl nem ortama %60-70Gençlikleri dona karşı duyarlıdır.Ülkemizde Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgelerinin özellikle kıyıya bakan yamaçlarında geniş ve saf meşcereler oluşturur. Ayrıca Karadeniz Bölgesinde Akdeniz İkliminin açıkça görüldüğü mikro klima bölgelerinde küçük parçacıklar halinde görülür. Yine Akdeniz İkliminin nehir vadileriyle Anadolu içlerine ulaşabildiği yerlerde de yayılış gösterir. Akdeniz Bölgesi’nin denize bakan yamaçlarında, meşcere olarak 1300 m, tek ağaç olarak da 1500 m Eğe’ de 800 – 900 m.Marmara ve Batı Karadeniz’de 600-700 m. Düşmektedir. Akdeniz Bölgesi’nde 600-800 metreler arasındaki kuşak kızılçamın optimum yükselti basamağını oluşturur. Kızılçam Karasal iklimlerden kaçınan ve deniz etkisine bağlı bir tür olan Kızılçam, genel olarak denize bakan yamaçları tercih eder. Bu bakıyı, bir ölçüde, dağların denizlere göre uzanış durumları belirler.Genel olarak Akdeniz ikliminin özelliklerine sahip bölgelerde yayılmıştır.Kızılçam ağaç türünün yayıldığı bölgelerin en başta gelen yağış özellikleri, yağışların yıl içindeki dağılımının düzensiz oluşu ve yağışın genellikle sağanaklar biçiminde düşmesidir. Kızılçam bu yağış rejimi ve şiddetli yaz kuraklığına dayanabilmesini sağlayabilecek ekolojik uyum özellikleri geliştirmiş bir ağaç türüdür. BİYOLOJİSİ:Kızılçam genel olarak kalın dallı ve düzgün olmayan bir gövde yapısına sahip, 20 –25 m. ye kadar boy ve 60 cm. ye kadar çap yapabilen en önemli orman ağaçlarımızdan birisidir. Gövdesi kalın bir kabuk ile örtülüdür. Bu özelliği örtü yangınlarına karşı dayanıklı olmasını sağlar.Bazı özel yetişme ortamlarında, vadi içlerinde ve iyi bonitetlerde daha boylu ve düzgün gövdeli fertlerden oluşan meşcereleri de vardır.Alçak rakımlarda seyrek dallı ve eğri gövdelidir. Kızılçam rüzgardan etkilenir ancak, rüzgar nedeniyle hayatiyetini yitirmez.Kızılçam alçak yükseltilerde rüzgar, otlatma ve insan müdahalelerinin etkisi ile düzgün olmayan gövdeler geliştirebilmektedir. Rakım yükseldikçe gövde yapısı da düzgün bir hal alır.Rüzgar kızılçamın gelişiminde, gövde ve tepe şekillenmesinde büyük rol oynamakta ve onun bonitetini etkileyebilmektedir. Bu bakımdan dere içlerinde ve rüzgar almayan alanlarda çok güzel gelişme gösterir.Genç sürgünler tüysüz, çoğunlukla kırmızımsı renklidir. Kızılçam ismini taze sürgünlerinin kırmızı renginden almaktadır.Genç sürgünler daha sonraları ise, yeşilimsi kahverengi renklidir. Yaşlandıkça renk bozlaşır. İbreler en kısa 7 cm ve en uzun 25 cm uzunluktadır. İbre yaşı normal olarak 2 yıldır. En fazla 5 yıl olabilir. Mayıs sonunda sararan ibreler Hazirandan itibaren dökülür. Tohumun çimlenmesi için iyi bir çimlenme yatağı oluşturur. İlk yaşlarda geliştirdiği kazık kök sayesinde yaz kuraklığını atlatabilir. Kuraklığa çok dayanıklı bir türdür Yaz kuraklığı daha çok alçak ve orta zondaki kızılçam ormanlarının gençleştirilmesinde kısıtlayıcı bir rol oynamaktadır. Sıcak ve alçak rakımlarda kuzey bakılardaSu dengesinin iyi olduğu güney bakılarda iyi gelişim gösterirGüneşlenme süresinin uzun olduğu Güney-güneybatı bakılarda kuraklıktan zarar görür ve gelişme zayıftır Ana kayaKireç taşı ile ayrışmış şist ve andezit ana kaya üzerinde iyi gelişme gösterir, Besin maddesince zayıfVolkanik tüfler üzerinde gelişme zayıftırToprak istekleri bakımından kanaatkar olup hemen tüm topraklarda yetişirPh değeri 6,0-7,5 olan yerlerde iyi gelişme gösterir.Kökün madeni toprağa ulaşmasına izin veren bir yarık kızılçamın kayalık yerlerde bile yetişmesi için elverişlidir. Son derece kanaatkar olan kızılçam hemen hemen bütün toprak türlerinde yetişebilmektedir. Kızılçamın büyümesinde toprağın jeolojik orijinine bağlı önemli bir farklılık tespit edilmemiştir Kızılçamın toprak konusunda özel bir isteği yoktur. Taze kozalak ağırlığının %4-5’i saf tohumdur. Kızılçam tohumları tozlaşmadan itibaren yaklaşık 22 ayda olgunlaşmaktadır. Kozalakların olgunlaşıp açılmaya ve tohumlarını dökmeye başlaması ise yine tozlaşmadan itibaren yaklaşık 25-26’cı aylarda olmaktadır.Kozalaklar 26 ayda olgunlaşırMayıs- ağustos döneminde çok dökülürOlgun kozalaklar kestane ve kahverengidirkozalaklar Kasım-Şubat aylarında toplanabilir.yağışlı

Kışın ortalama sıcaklık 5-15 C yazın 25-30 C dir.

Bağıl nem ortama %60-70

Gençlikleri dona karşı duyarlıdır.

Ülkemizde Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgelerinin özellikle kıyıya bakan yamaçlarında geniş ve saf meşcereler oluşturur. Ayrıca Karadeniz Bölgesinde Akdeniz İkliminin açıkça görüldüğü mikro klima bölgelerinde küçük parçacıklar halinde görülür.

Yine Akdeniz İkliminin nehir vadileriyle Anadolu içlerine ulaşabildiği yerlerde de yayılış gösterir.

Akdeniz Bölgesi’nin denize bakan yamaçlarında, meşcere olarak 1300 m, tek ağaç olarak da 1500 m

Eğe’ de 800 – 900 m.

Marmara ve Batı Karadeniz’de 600-700 m. Düşmektedir.

Akdeniz Bölgesi’nde 600-800 metreler arasındaki kuşak kızılçamın optimum yükselti basamağını oluşturur.

Kızılçam Karasal iklimlerden kaçınan ve deniz etkisine bağlı bir tür olan Kızılçam, genel olarak denize bakan yamaçları tercih eder.

Bu bakıyı, bir ölçüde, dağların denizlere göre uzanış durumları belirler.

Genel olarak Akdeniz ikliminin özelliklerine sahip bölgelerde yayılmıştır.

Kızılçam ağaç türünün yayıldığı bölgelerin en başta gelen yağış özellikleri, yağışların yıl içindeki dağılımının düzensiz oluşu ve yağışın genellikle sağanaklar biçiminde düşmesidir.

Kızılçam bu yağış rejimi ve şiddetli yaz kuraklığına dayanabilmesini sağlayabilecek ekolojik uyum özellikleri geliştirmiş bir ağaç  türüdür.

BİYOLOJİSİ:

Kızılçam genel olarak kalın dallı ve düzgün olmayan bir gövde yapısına sahip, 20 –25 m. ye kadar boy ve 60 cm. ye kadar çap yapabilen en önemli orman ağaçlarımızdan birisidir.

Gövdesi kalın bir kabuk ile örtülüdür.

Bu özelliği örtü yangınlarına karşı dayanıklı olmasını sağlar.

Bazı özel yetişme ortamlarında, vadi içlerinde ve iyi bonitetlerde daha boylu ve düzgün gövdeli fertlerden oluşan meşcereleri de vardır.

Alçak rakımlarda seyrek dallı ve eğri gövdelidir. Kızılçam rüzgardan etkilenir ancak, rüzgar nedeniyle hayatiyetini yitirmez.

Kızılçam alçak yükseltilerde rüzgar, otlatma ve insan      müdahalelerinin etkisi ile düzgün olmayan gövdeler geliştirebilmektedir.

 

Rakım yükseldikçe gövde yapısı da düzgün bir hal alır.

Rüzgar kızılçamın gelişiminde, gövde ve tepe şekillenmesinde büyük rol oynamakta ve onun bonitetini etkileyebilmektedir. Bu bakımdan dere içlerinde ve rüzgar almayan alanlarda çok güzel gelişme gösterir.

Genç sürgünler tüysüz, çoğunlukla kırmızımsı renklidir. Kızılçam ismini  taze sürgünlerinin kırmızı renginden almaktadır.

Genç sürgünler daha sonraları ise, yeşilimsi kahverengi renklidir. Yaşlandıkça renk bozlaşır.

İbreler en kısa 7 cm ve en uzun 25 cm uzunluktadır.

         İbre yaşı normal olarak 2 yıldır.

         En fazla 5 yıl olabilir.

         Mayıs sonunda sararan ibreler Hazirandan itibaren dökülür.

         Tohumun çimlenmesi için iyi bir çimlenme yatağı oluşturur.

İlk yaşlarda geliştirdiği kazık  kök sayesinde  yaz kuraklığını atlatabilir. Kuraklığa çok dayanıklı bir türdür

         Yaz kuraklığı daha çok alçak ve orta zondaki kızılçam ormanlarının gençleştirilmesinde kısıtlayıcı bir rol oynamaktadır.

Sıcak ve alçak rakımlarda kuzey bakılarda

Su dengesinin iyi olduğu güney bakılarda iyi gelişim gösterir

Güneşlenme süresinin uzun olduğu

Güney-güneybatı bakılarda kuraklıktan zarar görür ve gelişme zayıftır

         Ana kaya

Kireç taşı ile ayrışmış şist ve andezit ana kaya üzerinde iyi gelişme gösterir, Besin maddesince zayıf

Volkanik tüfler üzerinde gelişme zayıftır

Toprak istekleri bakımından kanaatkar olup hemen tüm topraklarda yetişir

Ph değeri 6,0-7,5 olan yerlerde iyi gelişme gösterir.

Kökün madeni toprağa ulaşmasına izin veren bir yarık    kızılçamın kayalık yerlerde bile yetişmesi için elverişlidir.

Son derece kanaatkar olan kızılçam hemen hemen bütün toprak türlerinde yetişebilmektedir.      

         Kızılçamın büyümesinde toprağın jeolojik orijinine bağlı önemli bir farklılık tespit edilmemiştir

         Kızılçamın toprak konusunda özel bir isteği yoktur.

Taze kozalak ağırlığının %4-5’i saf tohumdur.          

 Kızılçam tohumları tozlaşmadan itibaren yaklaşık 22 ayda olgunlaşmaktadır.

 Kozalakların olgunlaşıp açılmaya ve tohumlarını dökmeye başlaması ise yine tozlaşmadan itibaren yaklaşık 25-26’cı aylarda olmaktadır.

Kozalaklar 26 ayda olgunlaşır

Mayıs- ağustos döneminde çok dökülür

Olgun kozalaklar kestane ve kahverengidir

kozalaklar Kasım-Şubat aylarında toplanabilir.

KAYIN

KAYININ

BİYOLOJİSİ

                   1-YAYILIŞI
         Fagaceae familyasına dahil olan kayın (Fagus L.) Türkiye’de Doğu Kayını (F.orientalis Lipsjky.) ve Avrupa Kayını (F. silvatica L.) olmak üzere, iki türü bulunmaktadır. 

                   -Doğu Kayını Doğu Kayını batıda Balkanlardan başlayarak Anadolu, Kuzey İran ve Kırım’a kadar uzanmaktadır. Ülkemizde ise yoğun olarak Karadeniz ve ardı, Marmara Bölgesi ve çevresi  ile Ege ve Akdeniz Bölgesinde ise sınırlı miktarda doğal yayılış gösterir.

                   -Avrupa Kayını (F. silvatica L.) yurdumuzda  Kırklareli’nde (Demirköy) Çanakkale’de (Bayramiç), Balıkesir’ de (Edremit), Kazdağlarında, Kütahya’ da (Gediz,Simav) yayılış göstermektedir. (KAYIN, Ormancılık Araştırma Ens. El Kitabı:1)

                   Bu iki türün morfolojik ve ekolojik istekleri birbirine çok benzerdir. Bundan dolayı da bazı botanikçiler bu iki türün alt varyete olduklarını belirtirler.

                   Kayın gençliği donlara (özellikle ilkbahar donlarına), yakıcı-kurutucu sıcaklıklara hassasdır. Yüksek rakımlarda, güney bakılarda ve kumlu topraklarda bu etkilenmelere daha sık rastlanır.
          Yarı gölge ağacı olan kayına, gençlik çağında gereksinim duyduğu ışık verilmezse tepesini yayar ve çalılaşır.
          Drenajı iyi yerlerden hoşlanması ve durgun sudan kaçması sebebiyle çok eğimli ve dik yamaçları tercih eder. Genellikle nemli topraklar ister.
         Geniş yapraklı türlerimiz içinde gölgeye en dayanıklı türlerdendir. İyi  bonitetlerde 25-30 yıl sipere (yaklaşık 0.2-0.3 kapalılıkta) dayanabilmektedir. Optimum yetişme ortamlarında diğer ağaç türlerinin kayınla rekabet şansları yoktur
         Cari artım maksimuma  75 - 85 yaşlarında ulaşır. 150 yaşına kadar düşüş göstermez.

3-TOHUM VE ÇİMLENME ÖZELLİKLERİ

         Yaprakların koltuğunda yer alan erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde yapraklanma ile birlikte nisan - mayıs aylarında görülür. Tozlaşma rüzgarla olur.  Mayıs sonunda kupula normal büyüklüğünü alır. Tohumlar 6 ayda olgunlaşır. Tohumlar eylül- ekim ayında olgunlaşarak ekim ayından itibaren dökülmeye başlar ve dökülme kasım sonuna kadar devam eder. Kayın tohum vermeye geç başlar (açık alanlarda 60, meşcere halinde 80 yaş). Tohum verme büyük ölçüde tepe çatısının serbestleşmesine bağlıdır. Doğal gençleştirme için yeterli tohum yılları 3-5 yıl ara ile olmakta bir önceki yazın kurak ve sıcak geçmesi (Haziran-Temmuz) tohum verimini olumlu etkilemektedir.

     İçinde bulunduğumuz yıl, kalın ve şişkin tomurcuk (çiçek tomurcukları) en az %80 civarında ise, muhtemelen bol tohum yılı yaşanacaktır. Bunun dışında çiçeklenme dönemindeki geç donlar, şiddetli  yağmur, dolu ve fırtınalar da tozlaşma ve döllenmeye mani olur ve bol tohum verimini etkiler.    

Kayın tohumlarının iyi gelişebilmesi için yağışa ihtiyaç vardır. Kurak ve sıcak geçen yaz aylarında su azlığı nedeniyle besin tuzları alımı zorlaşır.Dolayısıyla boş tane adedi fazlalaşır.

          Kadeh-kupula yaklaşık 2cm uzunluğunda üzerleri pullarla ve sapı tüylerle örtülmüştür. Meyveleri üç köşeli kahverengi renkte ve çift olarak bulunur.

          Bol tohum yılında bile dökülen tohumların hemen hemen %20 si boştur (sağır). Düşen tohumların %80-90’nı değişik biyotik etmenlerce tahrip edilir. Çıkabilen fideciklerinde %35-65 i yine değişik etmenlerce zarar görmektedir. Bu nedenle bol veya iyi tohum yılı tespit edilmeden tohumlama kesimine başlanmamalıdır.

        Tohumların çimlenebilmesi için; %30 rutubet, ve 3- 5  derecede yaklaşık 100 günlük bekleme süresine ihtiyaç vardır. Kayın tohumları tohum ağaçlarının altından toplanmalıdır.

4-EKOLOJİK İSTEKLERİ

Kayın rutubetçe zengin, yağışın dengeli olduğu ılıman iklimlerden hoşlanır. Toprak istekleri bakımından ana kayaya bağlı değildir. Besin maddesi ve humusça zengin orta ve derin taze topraklarla, besin maddesi ve bazik oranı yüksek, geçirgen balçıklı topraklarda optimum gelişme yapar. Su taşkınlarına, durgun sulara ve rutubet değişmelerine karşı hassastır.

         Geniş yapraklı türlerimiz içinde gölgeye en dayanıklı türlerdendir.        Kayın yurdumuzda en geniş yayılışını ülkemizin kuzey bölgelerinde yapar. Bu bölgelerde deniz seviyesinden 1800 m.ye kadar çıkar. Doğu Kayını optimum gelişmeyi bu bölgelerde 700-1200 m.lerde yapar.    

        Kayın meşcerelerinde verim, yükseklere çıkıldıkça düşmekte ve bu düşüklük üzerinde  bakı da etki etmektedir. Kayın en iyi gelişmeyi kuzey ve doğu bakılarda yapmaktadır.

    Kayında deniz ikliminin etkisi ve vejetasyon süresinin uzunluğu büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle Karadeniz Bölgesinin sahil kesimindeki dağ kuşakları ve vadileriyle, Marmara Bölgesinin deniz iklimi etkisindeki bölgeleri en iyi kayın yetişme bölgeleridir.

Kayın ormanları Anadolu'da asırlarca süren tahribata uğramış,  ancak  kayının sürgün verme kabiliyetinin yüksekliği sayesinde bugüne kadar  varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bu arada planlı veya plansız yapılan müdahaleler neticesinde meşcerelerin daha fazla açılmasıyla da altlarının orman gülü, böğürtlen vb. kaplandığı boşluklu kayın ormanları da oluşmuştur

               Türkiye'de ekonomik ömrünü doldurmuş binlerce hektar orman gülü ile kaplı bozuk veya “1” kapalı kayın ormanları bulunmaktadır. Ülkenin en yüksek odun hasılatının alınabileceği bu ormanlar odun üretimi açısından ilk önce devreye sokulması gereken alanlardır.

              Çünkü bu ormanlar yılda 7-9 m3/ha artım potansiyelindedirler. Türkiye  ortalaması 2-3 m3/ha olduğu göz önüne alındığında bu rakamlar küçümsenemeyecek kadar büyüktür.   

KARAÇAM

KARAÇAMIN BİYOLOJİSİ 

      
 Karaçam (Pinus nigra Arnold); Ülkemizde yayılış yerleri itibariyle çok geniş bir varyasyona sahiptir. 4,2 milyon hektar karaçam ormanımız vardır. Ülkemizde; Karaçam, Anadolu’nunbatı, güney, kuzey ve orta Anadolu coğrafi bölgeleriyle Trakya bölgesinde doğal olarak geniş alanlarda yayılış gösterirler.

 Karaçam, rutubetli iklim mıntıkalarından, kurak karasal iklim mıntıkalarına kadar  geniş bir yayılış   alanına  sahiptir.

     Ayrıca Karaçam odunu teknolojik vasfı yüksek, geniş bir kullanım alanına sahip önemli bir ağaç türümüz dür.Karaçam gençlikleri, kuraklığa ve ışık azlığına oldukça dayanıklıdır. 

    İlk yıllarında kökünü geliştiren gençliğinin, üzerindeki ışık entansitesi arttıkça boy büyümesi de artar. Gençlikte hızlı büyüyen, maksimum boy büyümesi 30 yaşlarda en yüksek noktaya ulaşan,  yüksek boylu, düz ve dolgun gövdeler yapan karaçamın biyolojik ömrü de çok uzundur. (850 yıl) 

Derin topraklarda kazık kök, sığ ve sert topraklarda ise kalp kök sistemi oluşturur. Diğer çam türlerimizegöre mutedil bir ışık ağacıdır. Optimum yetişme ortamlarında gölgeye dayanıklılığı artar adeta yarı gölge ağacı özellikleri taşır. 

      Karaçam toprak istekleri bakımından da çok kanaatkardır. Rutubetlice derin, ince kum balçığı ile ağır balçık arasında değişen toprak türleri üzerinde iyi gelişme yaparlar. Bu toprakların genel özelliği; Derin ve orta derin, az taşlı, drenajı iyi, su tutma kapasitesi normal, PH’sı 5,5 -7,5 , besin muhtevası yüksek ve kök gelişimine  olanak veren topraklardır.

 Karaçam 15-20 yaşlarından itibaren kozalak tutmaya başlar. Bol tohum yılları 2-3 yılda tekerrür eder. Tohumlar oluştuktan sonra takip eden 2. yılın Eylül sonu-Ekim aylarında olgunlaşır.

     Olgunlaşan tohumlar hava hallerine ve rakıma bağlı olarak  aynı yılın Aralık, ertesi yılın Ocak-Nisan aylarında kozalaklardan dökülürler.

      Bol tohum yılı tohumların olgunlaştığı yıl kabul edilir.

<a href="http://www.gcmforex.com/partners/aw.aspx?B=408&A=11417&Task=Click" Target="_Blank"><img border="0" src="http://www.gcmforex.com/partners/aw.aspx?B=408&A=11417&Task=Get" alt="" width="160" height="600"></a>

Latest Project

© 2023 by Nature Org. Proudly created with Wix.com

bottom of page